Vakıflar:
İyiliğin Tarihi |
Dergimizi tam baskıya gönderirken, Ak Partinin Cumhurbaşkanı adayı, bizzat Başbakan Erdoğan
tarafından partinin grup toplantısında ilan edildi. Dergiyi bağladığımız için, bu
konuyu, şimdilik kısa bir haber olarak, haberdarımızda vermekle yetindik. İsabetli bir karar olduğunu
düşünüyoruz. Ülkemize hayırlı olsun.
Mayıs sayımızın dosya konusunu ‘vakıf’lara
ayırdık. özelikle dikkat çekmek istediğimiz husus, aslında çok eski bir sivil toplum örgütlenme geleneğimiz
olduğuydu. Dosya yazımızda, bunun niçin böyle olduğuna dair yazılar okuyacaksınız. Osmanlı
vakıf geleneğinde, vakıfların sosyal hayatın bütün cepheleriyle ilgilendiklerine, bununla da yetinmeyip,
tabiata yöneldiklerine tanık oluyoruz. Bu geleneğin bu gün ne oranda devam ettirildiğini sorgulamamız
gerekiyor. Dosya kapsamında, Ersin Nazif Gürdoğan ve Hüseyin Kutlu ile de birer söyleşi yaptık. |
Bulanık
Zamanlar |
‘Sanki bu dünyada yokum’ diyor, ‘bazen var olduğumu hissetmek için kolumu ısırdığım,
o acıyla birlikte bir insan olduğumu ve yaşadığımı anladığım oluyor.’
Bir başkası, ‘dünya bana sisler arasından görünüyor’ diye betimliyor olan biteni, ‘her şey
hayal ve gerçek arasında gidip geliyor’. Bir diğeri, ‘dünyaya sanki bir dürbünün tersinden bakıyor
gibiyim’ diye özetliyor durumu. Dinlediğim üç ayrı genç insandan benim odama düşen sesler bunlar. İçimde
uğuldayan, anlamaya çalıştığım sesler. Görünen o ki, dünyaya ve kendine yabancılaşma
hâli, giderek daha çok insanı esir alıyor. O yakıcı ıstırap, ruhun derinlerine kök salıyor
ve insan o duygudan sonra bırakın dünyayı, kendi bedenini bile yurt edinmiyor. Varlığın buruk
tadı. |
Yazar:
|
Bir
Muhabbet Olarak Eğitişim |
İçinde yaşadığım, içimde taşıdığım evreni bir insan olarak
görüyorum. Bir insan olarak şu sınırlı ömrümde beni muhabbet ortamı kadar duygulandıran birşey
yok. Orada, bütün evrendeki varlıklar arasındaki etkileşmenin, karşılıklı konuşma,
tartışma, sorma, soruşturma, arama, araştırma, eleştirme, dinleme, dinleşme, bulma, buluşma
olarak sürdüğüne tanık oluyorum. Diyecek sözü olanların, dinlemeye hazır, değişmeye, değiştirmeye,
gönüllü ‘canların’ toplaştığı bir çevredeyim. Muhabbet çevresi, muhabbette bulunanların
oluşturduğu, sosyo-psikolojik, kültürel, tarihsel, coğrafi renkler taşıyan bir çevre. Orada bilgiler,
düşünceler, duygular, paylaşılan bir dil ya da diller aracılığıyla aktarılıyor.
Muhabbet çevresinden, düşünsel bir muhabbet ortamı doğuyor. |
Yazar:
|
Dünyanın
Merkezi İstanbul |
Görmüşsünüzdür muhakkak, Ayasofya Camii’nin ayak ucuna kıvrılmış bir su terazisi, gölgesine
sığınmış bir eski zaman çeşmesinin suskun ağzından hatıraları yudumlar.
Gerçi çeşmenin suyu kurumuştur, su terazisi de artık tarihe karışan su dengeleme işlevini yitirip
tekaüde ayrılmıştır ya, nicedir koyun koyuna samimi bir hayata tutunmuşlardır o kadri yüce mabedin
yörüngesinde. Oysa yanı başlarındaki kırık bir sütun, ikisinden de eski, ikisinden de köhne ve kolu
kanadı epeyce budanmış olmasına rağmen, nasıl diyelim, neredeyse dimdik durmaktadır, hatta
gelen geçene göz süzecek kadar da işvelidir. |
Yazar:
|
Son
Padişahın Aşkı: Nevzad Hanımefendi |
“İki serin namaz” dedi Nevzad Hanım içinden, okuduğu kitabı masaya bıraktı. Sonra
da dört tarafı ateş gibi yanarken sığınacağı bu iki serin vakti sordu kendine.
“İki
serinlik namazını; sabah ve ikindiyi kılan kimse, cennete girer.” Böyle yazıyordu okuduğu son
cümlede… İçi paramparçaydı, içi asla serin değildi ve kendini nerede avutacağını bilemez
bir hâldeydi Nevzad Hanım. Kalktı, abdest tazeledi, bir yere dayanması icap ediyordu, düşmemek için.
Zira etrafındaki her şey, imparatorlukla birlikte çökmekteydi.
Elini değdirdiği her yan ateş…
Son
Padişah’ın son eşiydi o…
|
Yazar:
|
Ersin
Nazif Gürdoğan: Osmanlı Sistemi Vakıfları Özendirmiştir |
1945 Yılında Eskişehir’de doğan Ersin Nazif Gürdoğan, İTÜ’de makine mühendisliği
bölümünden mezun oldu. Devlet Planlama Teşkilatı’nda uzman olarak çalıştı. Erzurum Atatürk
Üniversitesi’nde başladığı akademik çalışmalara değişik üniversitelerde devam
etti. 1974 Yılında Profesör olan Ersin Nazif Gürdoğan, Mavera Dergisi’nin de kurucuları arasında
yer aldı. Gürdoğan’ın Kültür ve Sanayileşme, Kirlenmenin Boyutları, Zamanı Aşan Şehirler,
Günler Akarken ve Görünmeyen Üniversite adlı kitapları yayınlandı.
Nazif Bey, “Osmanlı bir vakıf medeniyetiydi” deniliyor. Kuşkusuz bu Osmanlıların
önemli bir yanını vurgulamak için kullanılıyor. Osmanlı’da vakıf kurma düşüncesinin
temelinde ne vardı?
|
Yazar:
|
|