Düşüncenin Temeli Önce şu
soru gelir: Var olmak konusunda ne düşünüyorsun, nasıl bir inanca sahipsin? Bu soruya “demokrasi, laiklik,
çağdaşlık” gibi kelimeleri telaffuz ederek cevap verilemez. Bu soru düşüncenin temelidir. Bütün
düşünce akımları, önce bu merhaleyi kendilerine göre bir çözüme bağlamak imtihanıyla karşı
karşıya kalmıştır. Bu yok ise, düşünce de yoktur, düşünür de; sadece, hiçlik ve komiklik
vardır... {Ahmed Selim}
İslam ve Müslüman Kainata nizam veren Allah, şu cennet gibi
dünyayı başımıza cehennem etmememiz için İslam nizamını göndermiş. İslam nizamı
da ancak sırat-ı müstakimde yaşayanlarda görülür, her müslümanda değil... {Hekimoğlu İsmail}
Sevgisini
Yitirme Korkusu Bazıları “Ben Allah’ı severim; O’ndan korkmam!” der. Bilmez
ki, korku, sevginin ta merkezine yerleştirilmiştir. Sevgi korkunçtur. Dağın tepesini seven, uçurumundan
nasıl korkmaz!.. {Necib Fazıl}
Her Olay Hikmetlidir Olaylar hep ilahi irade ile cereyan
eder, Rabbani hikmetler içinde vuku bulur. Basireti bağlı olmayanlar bunu bilir, hikmet tarafına bakar, ilahi
maksadı arayıp bulur. Kainatta zararlı ve kötü hiçbir olay yoktur aslında. Yeter ki, bizler olayın
hikmetini bulalım, ilahi maslahatına vakıf olalım... {Ahmed Şahin}
Böl ve Yut!.. Milliyetçilik
olgusunu kendi bünyesinden ziyade ülkeleri bölüp zayıflatmakta kullanan Batılı, böylece yemini daha kolay yemektedir.
Arapları “Ümmet”ten koparıp “Arap Birliği” sevdası ile Osmanlı’yı
yıkan ingilizlerdir... Pantürkizm ve Baas Arap milliyetçiliği hıristiyan eseridir... {Roger Garaudy}
Dilin
Doğuşu Allah ilk insan ve elçi Hz.Adem’e eşyanın isimlerini ve mahiyetlerini öğretti;
o da ailesine öğretti. Ateist dilciler {Linguist}; “insanlar konuşmasını nasıl öğrendi?”
sorusunu hala cevaplayamamaktadır. Hz.Adem’i kabul etmedikçe de bu sorunun cevabını veremeyeceklerdir.
Zira, kesinlikle bilinmektedir ki, bir çocuk, başka birinden duymadıkça, yani bir öğretmeni olmadıkça,
kendi kendisine konuşmayı öğrenememektedir. Sağır doğan bir çocuk, dili sağlam da olsa
konuşmayı becerememektedir. Aynı şekilde, insanlardan tecrit edilen veya vahşi tabiata terkedilen
çocuklar da, asla konuşmasını öğrenememektedir... {Dr. Sami Seren}
İrtica Denen Meçhul! İrtica,
cehalete rücu demektir, cahiliyye karanlığına dönmektir. Zulmete batmaktır. Bu asli manasıyla, irtica
ile terör arasındaki münasebet, zulümle zulmet arasındaki münasebet gibidir. Çünkü terör-tedhiş, zulmün bir
çeşididir. İslam; bunların ilacıdır, çaresidir, yok edicisidir. Kim neden bahsediyor? Nasıl
bir oyun oynanmak isteniyor? İnsan aklı, karanlık ile aydınlığı ters yüz edecek kadar çürüdü
mü? Zulümle adaleti, hakkaniyeti birbirine karıştıracak kadar mantarlaştı mı?.. {Ahmed Selim}
Felsefe İlk
insan kendine ve çevresine baktığı zaman “nasıl” mı demiştir, “niçin”
mi? Elçiler bu soruya “niçin” demiştir diye yanıt veriyorlar. Niçin sorusunu gördüğümüz her yerde,
dini var kabul etmek zorundayız. Hangi din olursa olsun, ne biçim ve kalitede olursa olsun bu böyledir. Felsefe, niçin
sorusuna, dinin ikinci dereceye ittiği bir güçle yanıt verme çabasının ürünüdür. Ancak bu çabanın
başarıya ulaştığını kabul edecek durumda değiliz; akıl, yürek ve sezgiye yenilmiş
görünüyor. Yirminci yüzyil bu yenilginin reddedilmez bir tanığı oldu {Peyami Safa}
İnanç
İle İnanan Farkı Bir doktorun hatası tüm tıb ilmine yüklenemeyeceği gibi, bir kişinin
veya ülkenin hatası da benim hak inancıma gölge düşüremez; sağlam düşünceli kafalar bu yanılgıya
düşmemeli... (İslam, hiçbir biçimde zulmetmemenin adıdır...)
Gelişim {Yeni Buluşlar}
Üzerine Allah’ın izni olmadan bunlar gerçekleşemez... İçi, görünür ve gizli düzeneklerle
donatılmış bir evi gezen kişinin yapacağı buluşlar, evi döşeyen ya da döşeten
kişiden gizli değildir... Sayılar belli olduğuna göre, onlarla yapılabilecek işlemlerle elde
edilebilecek sonuçlar da bellidir... Yeni buluşların bireyi Tanrılaştırması gibi bir durum sözkonusu
değildir ve olamaz...
Rastlantı Mı? Eğer evren rastlantı ile oluşmuşsa,
bugünkü varlığını da rastlantılarla sürdürüyor olmalıdır; oysa evrende, en küçük birimlerinden
en büyük birimlerine varıncaya kadar, eşsiz bir düzen gözlenmektedir... Rastlantı ise başıboşluğun,
düzensizliğin, çeşitsizliğin, yasasızlığın adıdır...
Hayatın
Kaynağı Yeryüzünün oluşumunda, hayatın kendiliğinden ortaya çıkabilmesi için gerekli
koşullar bulunmuyordu ancak günümüzde birileri deney yöntemleriyle hayatı elde etmeye çalışmaktadırlar;
bu gerçekleşse bile ortada bir deneyci, açıkçası bilinç taşıyan bir varlık bulunacaktır,
kendiliğinden oluş sözkonusu değildir... Gerçekten de böyle bir sonuç yalnızca Tanrı’nın
varlığını kanıtlar, yokluğunu değil!.. Yine deney ortamında yaşamın elde
edilememesi de aynı kapıya çıkar; bir Tanrı’dır ki olanaksızı mümkün kılmıştır...
Nasıl
Uyandırmalı? Yüce Allah’ın sonsuz bağışına karşın günah işlemekte
diretenleri uyandırmak için, onlara bir büyüğün, “Sana iyilik edene bile kötülük ediyorsun. Kötülük edene
nasıl iyilik edebilirsin?” sözünü anımsatmalıdır...
Ruh Bedenden Ayrılınca Ruh
bir “varlık”tır ve inançsızlara göre “var yok olmaz”; bu durumda ölüm sonrası
ikinci diriliş nasıl inkar edilebilir? Ruh bedenden ayrıldıktan sonra, yolculuğunu devam ettirecektir
adalet meydanına!.. Benzer biçimde ölüm bir varlık olunca, ölen nasıl yokluğa gidebilir? Birazcık
düşünmek gerçeği kavramak için yeterli ama “düşünen mi var?”..
Din Korkuya Mı
Dayanır? Hayır, din korkuya dayanmaz, tersine sevgiye dayanır; Kur'an’da “müminlerin
Allah’ı, Allah’ın da müminleri sevdiği” belirtilir... Din, olsa olsa korkutucu gerçeği
dile getirir; örneğin, elini sobaya uzatmasının kişinin elini yakacak olması gibi... Öte yandan din,
korkuda da birliğin {tevhid} esas olduğunu dile getirir; örneğin, eğer korkarak belli bir davranışa
yöneliyorsanız yaratıkların herhangi birisinden, evet, onların etkisinden değil, yalnız Allah’ın
adaletinden korkun, başkalarından korkarak O’nun buyruklarına karşı gelmeyin!.. İçimizdeki
Ölçü İşte bu konuda herkesin kolayca uygulayabileceği çok güzel bir ölçü; bir işi yaparken eğer
o halde Allah’a kavuşmak sizi korkutmuyorsa, tersine istek duyuruyorsa o iş iyidir, o işe dört elle sarılınız...
Eğer yaptığınız iş sırasında Allah’a kavuşmaktan ürküntü duyuyorsanız,
o iş kötüdür, o işi hemen bırakınız...
Özgürlük Nedir? “Ben su istemem,
güneş hiç olmasın, toprağı da alın” diyen bir tohum nasıl özgür olabilir? Tersine, bulunduğu
karanlıkta, güneş ışığından uzak kalacaktır; böylesi ise özgürlük adına tutsaklıktır,
ne kadar acı!.. Oysa bizim özümüz su ile toprağın karışımından oluşmuştur; toprak
kadar verimli, su kadar yaşam dolu olmalıyız, bu ise başıboşlukla ulaşılamayacak bir
üstünlüktür...
Aklın Yolu Ben Allah’ın varlığına inanıyorum,
inancı kaçınılmaz bir gerçek olarak görüyorum... İnançsızlığı ise düşüncesizliğe
bağlıyorum ve bilerek kavuştuğum inancımı “akıl imanı, iman şükrü, şükür
ibadeti gerektirir” biçiminde özetliyorum; bu yazdıklarımda da bir yanlışlık göremiyorum...
Büyük
Buluşları Olanlar Cennetlik Midir? İnkar büyük bir zulümdür ve bu zulmü yapan
kişi, “Ben şu, şu buluşlarda bulundum, şu iyilikleri yaptım” diyerek kendisini haklı
çıkaramaz... Evet, bir devlet başkanı da olsa, sıradan bir vatandaş da olsa suçlu suçludur, konumunun
onu temize çıkarması düşünülemez ancak, herkes yaptığının karşılığını
alacaktır, bu da unutulmamalıdır...
Ak ile Kara Hz.Mevlana sakalları ağarmış
bir papaza; “Siz mi yaşlısınız, sakalınız mı?” diye sormuş. Papaz biraz
düşündükten sonra “Ben daha yaşlıyım” demiş... Bunun üzerine Hz.Mevlana; “Yazık”
diye karşılık vermiş; “Çok yazık... Sizden küçük olan sakalınız ağarmış
ama siz hala karanlıklardasınız”
Develerin Yeri İmam-ı Azam Ebu
Hanife’ye bir adam gelerek; “Ya İmam, demiş; namazda aklıma hep sahip olduğum servet geliyor,
develerimi hayal ediyorum. Siz daha çoğuna sahip olduğunuz halde ibadet zevkini nasıl bulabiliyorsunuz?” O
yüce müslüman, şu yanıtı vermiş; “Ben develerimi ahıra bağlarım, kalbime değil!..”
Düşünmek
Gerek İbrahim Bin Edhem’e, “Niçin çok düşünüyorsun?” diye sorduklarında; “Düşünmek,
aklın sadakasıdır” buyurmuştur...
Gözünü Nasıl Sakınmalı? “Gözümü
yabancı kadınlara bakmaktan nasıl koruyabilirim?” diye soran birisine, Cünayd-i Bağdadi şu
öğütte bulunmuştur; “yabancı kadını gördüğün zaman, Allahü Teala’nın seni,
senin o kadını görmenden daha iyi gördüğünü hatırla...”
Görmesini Bilmek İmam-ı
Şafii Hazretlerine, - Allah’ın varlığına delilin nedir?, demişler; - Dut yaprağıdır,
diye yanıtlamış ve eklemiş; - Çünkü aynı yaprakları koyun yer süt yapar, geyik yer misk yapar,
arı yer bal yapar, tırtıl yer ipek yapar; tadı, rengi, kokusu ve maddesi bir olan şeyden bu kadar
farklı güzellikleri yaratmak, ancak Allah’a özgüdür...
Ahirete Açılan Pencere “Kişilerde
dünyaya kök salacağına, ölmeyeceğine dair umutlar vardır. Bu umutlar yeşerir durur. Bu umutlar bile
insanın yok olmayacağının işaretidir. Ölüm yok oluş değildir. Ölüm bir kapıdan girip,
bir başka ebedi dünyaya geçmektir” Gürbüz Azak
"Fikir Hürriyeti" Akıl, hürriyet
içinde doğruyu bulacak bir yapıda yaratılmıştır. İnsan sadece aklıyla bile sorumludur...
Ben hürriyetten niçin korkayım? İnançtan ve samimiyetten mahrum olmayan düşünce sahipleri hürriyetten niye
korksun? Bir fikre hürriyet vermek, ne onun doğruluğunu tasdik etmektir, ne de iktidar olmasını kabullenmektir.
Kararı, hür iradeye sahip milletin hür idraki verecek değil mi? Fikir hürriyetinin anlaşılamaması,
hürriyet fikrinin anlaşılamamasından doğuyor.
O, Allah’ın Elçisidir!.. “Nasıl
olur da, okuma-yazma bilmeyen bir şahıs, edebi kıymet bakımından, bütün Arap Edebiyatının
bir numaralı yazarı haline geldikten başka, o devirde hiçbir insanın bilemeyeceği bilimsel gerçekleri
-hem de bu açıdan en ufak hatalı bir ifade bulunmaksızın- anlatabilir?..” Maurice Bucaille
Nuh
Tufanı “Kur'an’ın yer verdiği önemli olaylardan birisidir. Bu tufanda, elçilerine isyan
eden bir kavim, her tarafı kuşatan sular altında kalarak cezalandırılmıştır. Aslını
yitirmiş olan Tevrat’a göre bu tufan bütün insanlığı kuşatmıştır. Pekçok müslüman
da bunu böyle zanneder. Oysa, Kur'an Hz.Nuh’u “Biz Nuh’u kavmine bir elçi olarak gönderdik” diye anlatır.
Belli bir kavme gönderilmiş bir elçinin kavmine gelen tufanın, bütün insanlığı kuşatması
etbette uygun değildir...” Şadi Eren
Mucize Nedir?.. “Mucize; heva ve heveslerine
kapılarak İslam’ı inkar eden kimselerin, ahirette herhangi bir mazeret ileri sürmemeleri için bir vesiledir”
Yusuf Kerimoğlu
İnkar Mümkün Mü? “Allah’ı inkar edenin hali bana şunu
hatırlatır; uçarken bir cama çarpan sinek görme hisleri ile dokunma hisleri arasındaki tezattan mantıki
bir netice çıkaramaz. Saatlerce önüne çıkan fakat görmediği için inanmadığı bu duvarı aşmak
için inatla çabalar” Lecomte Du Nouy
En Güzel Örnek “Hiçbir insan, bu kadar az zaman
içinde bu dünyada bu kadar muazzam ve payidar bir inkılap yapamazdı... Şayet gayenin büyüklüğü, vasıtaların
küçüklüğü ve neticenin azameti insan dehasının üç ölçüsü ise modern tarihin en büyük şahsiyetlerini bile
Muhammed’le kıyaslamaya kim cesaret edebilir?” Lamartine
Eskiyen Nedir?.. “İslam’ın
dışında ne varsa eskimektedir; İslam’a top-tüfekle hücum edip İslam’ın eskidiğini
iddia edenler, eskimeyeceğini iddia ettikleri ideolojilerini top-tüfekle koruyorlar...” Recep Şükrü Apuhan
Bitmeyen
Zulüm “Bir kız öğrenciyi, başını örttüğü için tahsil hakkından mahrum
etmek; İstiklal Savaşı başlarında ve Maraş’ta düşmanlar tarafından başörtüsü
çekilip düşürüldüğü için başlayan milli şahlanışın ruhuna tükürmektir” Necib Fazıl
Dinsizlik
De Bir Dindir “Dini reddeden maddeciler, mutlaka bir başka şeyi dinleştirmişlerdir.
“Tabiat” dini, “toplum” dini, “insanlık” dini, “akıl” dini, “ilim”
dini, “teknoloji” dini, “sanayileşme” dini, “pozitivizm” dini, “marksizm”
dini... Saymakla bitmez. O boşluk dolacak! Hakikisi ile dolduramamışsan sahtesiyle dolduracaksın!..”
Ahmed Selim
İnsan Olmak ve Yeniden Diriliş Mülkünde yaşadığı halde
mülkün sahibini tanımayan, verdiği bedenle ayakta durduğu halde onu vereni inkar eden, sayısız nimetlerle
ömrünü sürdürdüğü halde bu nimetleri verenin emirlerine uymamakta direnen insan, hayvandan daha aşağı
değil midir?.. Bir makineyi hiç yoktan modelsiz, örneksiz yapan bir usta, o makineyi parçalara ayırdıktan
sonra onları yeniden niçin toplayamasın? İkinci dirilişini inkar eden bir kimseye Kur'an cevap verirken
birinci yaratılışını hatırlatmaktadır... {Şaban Döğen}
Yüce Allah
Adil’dir İnsanda bile adalet arayışı, anlayışı ve olgusu varken Tanrı
nasıl bu yetkinlik sıfatından yoksun olabilir? Hiç kuşkusuz ki adalet ahireti gerektirir; herkes yaptığının
karşılığını almalıdır, yoksa adaletsizlik ortaya çıkar ki, Tanrı bu tür
bir eksiklikten uzaktır...
Dine Olan İhtiyaç Madde gelişebilir, gelişiyor da!..
Peki maneviyat? Demek ki maddiyat geliştikçe maneviyata olan ihtiyaç artmaktadır; bu durumda kim dine "gereksiz"
diyebilir? Hiç saksıda çınar yetişir mi? Mantık, nerelerdesin?!
Mucize İnkar Edilemez Mucizelerin
bilim yasalarıyla açıklanamaması, onların yokluğu anlamına gelmez; tıpkı görmemenin
olmamaya delil getirilememesi gibi!.. Tıpkı tarikat veya medyumluk gösterileri gibi!.. Kaldı ki herşey
bir mucizedir; bir kuşun uçması kadar bir kedinin uçamaması da mucizedir...
“Biz”
Kavramı Kur'an’ı yazıp da başkalarını kandırmayı düşünen birisi
“Biz” sözcüğünü kullanmaz, bu kullanım farkedilemeyecek bir ayrıntı olmayıp çok belirgin
bir özelliktir; dolayısı ile amaç Allah’ın yüceliğini belirtmektir, birden çok olduğunu değil!..
İyilik/Kötülük İnsanların
hepsi kötü olsa bile, “iyilik” değerini yitirir mi? Evet, insanların çoğu kötü diye, “iyilik”
kötü müdür?.. Bu arada, evrim düşüncesi ırkçılığa hizmet etmiştir, buna bakarak neden evrimcileri
hiç kimse eleştirmiyor?..
İlim, İmanı Arttırır... “İlimlerle
meşgul olmam, daha öncekine nisbetle imanımı çok çok sağlamlaştırdı. Şüphesiz, ilimler
insanın kainatta Allah'ın kudret ve celalini görmeye yardım ediyor. İnsan kendi araştırma sahasında
yeni bir şey keşfettiği zaman Allah’a imanı artıyor” Dr.Albert Makomp Winsthis
Kader Buraya,
“siz bu yazıyı okuyacaksınız” diye bir yazı yazıyorum... Şimdi sizin bu yazıyı
okumanız benim yazım nedeniyle midir? Hiç kuşkusuz ki bu sorunun yanıtı olumsuzdur, öyleyse bu konuda
çokça düşünmeye hiç gerek yok... Ben sizin okuyacağınızı bildiğim için yukarıdaki sözü
yazdım, yoksa ben yazdığım için siz okumuyorsunuz, isteseniz okumayabilirdiniz..
Nizam Kainata
nizam veren, bu nizamı asırlardır devam ettiren Allah, İslam nizamını göndermis. Demek ki, kainat
devam ettikçe, İslamiyet de devam edecektir. Eğer, dikkatle bakılırsa, herşeyin nizam içinde olduğu
görülür. Herşey nizam içindeyken insan, nasıl başıboş kalabilir?.. {Hekimoğlu İsmail}
Aklın
Sınırı Ahiretin, cennet ve cehennemin varlığı yokluğu mevzularında “pozitif”
düşünce daima “Ben varlığını kati olarak idrak ve isbat edemediğim şeylere inanamam”
demektedir. Amma “Ya varlığını isbat edemediğim şeylerin, aynı akli yollardan yokluğunu
isbat edebiliyor musun?” sualine cevab verememektedir. Çünkü bu meseleler yalnız akılla çözülebilir şeyler
değil. Tıpkı kayıkla feza yolculuğuna çıkılamayacağı gibi. Amma, aklın şüphelerini,
yine akılla çürütmek mümkün. Bu da inanmış aklın vazifesi ve şerefi... {Ergun Göze}
Nötrino Nötrinonun
kendisi ne kadar küçük de olsa, dile getirdiği gerçek herşeyden büyüktür. Çünkü kendisini yaratanın sıfatlarından
bir sıfatı anlatır herşeyi delip geçişiyle... Ve bir minik yaratığına koca dünyayı
şeffaf bir perde yapanın nazarından hiçbirşeyin saklanamayacağını dile getirir sessizce
ve görünmeksizin... {Ümit Şimşek}
Müslüman Ama Nasıl? Neden, Alak Suresi inzal buyurulduğunda
tek Müslüman olan Peygamberimiz, büyük bir başarıya gidip, kısa zamanda dünyanın süper gücü olurken, bir
milyar Müslüman aynı şeyi yapamıyor? Demek ki İslami anlayışımızı yeniden ele
almamız gerekir. Çünkü; tarih şahittir ki, İslamiyeti yaşayan Müslümanlar her zaman üstün olmuşlar...
{Hekimoğlu İsmail}
O’nu Görebilmek Gagarin fezaya çıkınca “Çıktım
ama Allah’ı göremedim” demişti ve “Eğer kapsülden dışarı çıksaydın
Allah’ı hemence görürdün” cevabını almıştı. Sonra da fezada Allah’ı bulamadığını
söyleyen Gagarin uçağıyla yere çakıldı, ve gördü... {Ergun Göze}
Hiç Düşünüyor Muyuz?
“Ayette;
« Allah onların ne yaptıklarını görmektedir » buyuruldu. Yüce Allah her şeyi gördüğü halde,
insanlar çirkin işleri yaparlar. Aşağı bir kimsenin bile bu işlerini gördüğünü bilseler, vazgeçerek
yapmazlar. Bu kimseler ya Hakk’ın görmesine inanmıyorlar, yahud O’nun görmesine kıymet vermiyorlar.
İmanı olana her ikisi de yakışmaz” İmam-ı Rabbani
Allah Nerede? Bir
veliye gitmişler; “Allah kainatın neresinde?” diye sormuşlar. Allah’ın kainatı
iradesi ile kapladığını çok iyi bilen veli hikmet dolu sözü ile sormuş; “Senin adın bedeninin
neresinde?” Anlayan için yeterli soru ve cevap!..
Kainatın Hakimi? Bir Dehri {materyalist}
oniki yaşındaki bir çocuğa sormuş; “madem ki kainatın hakimi Allah’tır, o halde
dünyada niçin bu kadar kavga var?” Çocuk cevap vermiş; “O kavgalar Allah’ın hakimliğini red
edenler yüzünden çıkıyor... Allah’ın istediği gibi yaşamayanlar, kendilerini sahte hakime bıraktıklarından
dünya kaynıyor...”
Büyümüş Küçükler Öğretmen öğrencilerinin aklını
karıştırmak için; “Çocuklar” demiş, “Allah hepimizin cennete gitmesini istediği
halde, neden bizi dünyaya göndermiş?” Çocuklardan biri, soruya karşılık vermiş; “Öğretmenim,
şüphesiz ki siz bizim sınıfı geçmemizi istiyorsunuz. O halde neden hepimize birer 10 vermeyip imtihan
ediyorsunuz?..”
Nasıl Davranmalıyız? Bir işin İslam’a
göre doğru ve uygun olabilmesi için niyetin de, amelin de doğru olması gerekir, iyi
niyetle kötü davranışlarda bulunmak yanlıştır; açıkçası, doğru düşünüş,
doğru iş, bir başkası değil!.. Biz Kimiz Son devrin büyük İslam alimlerinden Abdülhakim
Arvasi’ye; “Efendim, dua ediniz de Muhammed ümmeti kurtulsun” dediklerinde, şu karşılığı
vermiş; “Siz bana Muhammed ümmetini gösterin, ben size çoktan kurtulduğunu haber vereyim!”
Ölüm
Kavuşmaktır Bir Allah dostu, kendisinin ruhunu almaya gelen ölüm meleğine; “Hiç dostun dostunu
öldürdüğünü gördün mü?” diye sormuş. Yüce Allah şu yanıtı iletmiş; “Hiç dostun dostuna
kavuşmayı çirkin gördüğünü duydun mu?” Bunun üzerine o Allah dostu, “Şimdi canımı
al” diyerek gönül rahatlığıyla ruhunu teslim etmiş...
Nasıl Toplar? Hz.Ali’ye
“Allah bunca kullarını bir anda nasıl sorguya çekecek?” diye sorulduğunda şöyle buyurmuştur;
onların hepsinin rızkını nasıl veriyorsa öyle...
Topraktan Yaratılana Büyüklenmek
Yakışır Mı? Hz.Ali, kendisinde kibir hali bulunan bir gence şöyle buyurmuştur; ey
genç, her zaman mütevazi ol. Topraktan gelen insanın, toprak üstünde böbürlenip kibirlenmesi uygun olmaz...
Büyüklenmek
İnsana Yakışmaz Kendini büyük görenler için ne dersiniz? sorusuna Ahnef Bin Kays şöyle yanıt
vermiştir; idrar yolundan akıp gelen insan, nasıl kibirli olur, şaşıyorum!..
Yerin
içinde ve üzerinde çok olan nedir? “Yer içinde çok olan ölülerin pişmanlıkları, yer üzerinde
insanların hırs ve tamahı...” Behlül
Mezar Taşına Yazılması Gereken? Kendisine;
“Oğlum vefat etti, mezar taşına ne yazayım?” diye soran birisine Behlül hazretleri şöyle
yanıt vermiştir; -Dün altımda olan çimenler bugün üstümde yeşerdi. Ey yolcu, bil ki şu toprak,
günahlardan başka herşeyi örtmektedir... Ders alabilene ne mutlu!..
Nasihatlerin Özü İbrahim
Edhem hazretleri buyurdu ki; günah yapacağın zaman, Allahü Teala’nın rızkını yeme! Rızkını
yiyip de, O’na isyan etmek, doğru olur mu? O’na asi olmak istersen, O’nun mülkünden çık! Mülkünde
olup da, O’na isyan etmek, uygun olur mu? O’na isyan etmek istersen, gördüğü yerde günah yapma! Görmediği
bir yerde yap! O’nun mülkünde olup, rızkını yiyip, gördüğü yerde günah yapmak, uygun değildir...
Beş
vakit namaz, insanı bıktırmaz mı? Günde binlerce defa nefes alıyoruz. Her günde üç öğün
yemek yiyoruz. Midemizi doyurmaktan bıkıyor muyuz? Niye midemizi doyurmaktan bıkmazken, ruhumuzu doyurmaktan
bıkalım? Niye dünyanın alışverişini yapmaktan zevk duyalım da, ahiretin alışverişini
yapmaktan zevk duymayalım?.. {Hekimoğlu İsmail}
Üç Gerçek “Hz.Muhammed’in
dini Kur'an-ı Kerim’dır; fikre birlik, hayata istikamet vermiştir; zamanın sosyal yaralarını
faizi yasaklayarak ve zekatı emretmekle tedavi eder...” {Bediüzzaman} Ahlağın Kaynağı Ahlak
da din gibi eskiden beri varolan bir olgudur, toplumların ahlaki yapısı dinleri ile bütünleşmiş durumdadır;
demek ki ahlağın kaynağı dindir... Dine dayanmayan ahlaki öğretilerin ise yaşaması mümkün
olmamıştır... Kaldı ki belli inançları bulunmayan kişilerden ahlaklı olmalarını
beklemek hem gülünçtür, hem de yaşanmış ve yaşanan gerçeklere aykırıdır!..
Kader “Allah
seni yaratır da ne yapacağını bilmez mi?” İşte kader!.. Allah’ın yarattığı
dünyada O’nun irade ve tasarrufu dışında ne olabilir? “Allah bu işe karışmaz!”
tarzında tekerlemelerden de abes ne gösterilebilir? Allah’ı sınırlayanlar “Allah” derken
O’na inanmayanlardır... {Necib Fazıl}
Bir Bilene Danışmalı İstişare,
kelime olarak, arıdan bal almak demektir. Bal ise adeta şifa ile aynı manaya gelir. Demek ki istişare,
ferdi, ailevi ve içtimai bütün dertlere şifa getirir. Bunun şahidi ise bütün bir tarihtir... {Şemseddin Nuri}
İbadetlerimizin
sevabını bağışlayınca azalma olmaz mı? Olmaz; mesela şu anda odamızda
bir tek lamba var. Birimize verdiği ışık, diğerinin payına düşeni azaltıyor mu? Bu
lambadan bir kişi veya on kişi faydalanmış farkeder mi?.. {Hekimoğlu İsmail}
Kardeşlik
Anlayışı Kardeşlik anlayışımızı anlatan Hz.Muhammed "sav" şöyle
buyuruyor; “Sizden biriniz bir mümin kardeşine silahıyla işaret etmesin!” Evet, silahıyla
işaret etmesin. Çünkü mümine silahını işaret etmek için çevirmek bile tüyler ürpertici bir görünüş...
{Ahmed Şahin}
Çözüm Nedir Bazı kimseler piyasanın pahalandığını
anlattıklarında İbrahim Ethem hiç istifini bozmadan teklifte bulunur; - Bizim elimizde değil mi, hemen
ucuzlatalım! - Nasıl? dediler. Açıkladı; - Almayarak, bir müddetçik nefsimize hakim olarak Ayrıca
şunu da ekledi; - Unutmayınız, her pahalılıkta ben kazanırım... Çünkü almam, param bana
kalır...
Ölen Kim? Bazı kişilerin inkar ettikleri, haşa, bizzat “Yaradan”
değil, “tanrı” diye vehmettiği tasavvurlardır. Yani, insanoğlu, “putları”
kıra kıra Allah’a doğru akmaktadır. Alman filozofu Neitsche “Tanrı öldü; artık Tanrı
Dianizos benim!..” diye sayıklarken, kimbilir hangi “putu” yıkıyordu?.. {Emin Arık}
Kader "Yazı
yazan adam, türkü söylemeye başlarsa kader değişmez. Anlarız ki, onun kaderinde önce yazı yazmak,
sonra da "işte kaderimi değiştiriyorum" deyip, türkü söylemek varmış. Eylemler başkalaşır,
ama kaderden ne bir mana silinir, ne de başka bir mana yazılır. Bir ağacı gösteren ayna yer değiştirmekle,
ağaç da yer değiştirmez ki!" Ömer Sevinçgül
Hürriyet! "Hürriyeti yanlış
anlayan bir dünyadayız. İnsan hür doğmaz. Eğer nefsi ile mücadeleye başlayan bir irade destanının
kahramanı değilse; eğer, kendi ihtiraslarına hakimiyetten başlayan bir hürleşmeye doğru
yol almıyorsa; eğer hürriyeti şahsiyetiyle beraber gelişmiyorsa; insan, en hür nizam içinde bile hür değildir...
Hürriyet fikri değil; fikir, hürriyeti doğurur. Hürriyete talib olmadan önce ona layık olmak lazımdır"
Peyami Safa
İnsan İnsanın ruhu vardır, aklı vardır, şahsiyeti
vardır; iradesi vardır. Bedenimizle - maddemizle hiçbir şey değiliz. İnsan, inançlarıyla, düşünceleriyle
insandır, onun dışında; insanla hayvan arasında fark yoktur. Doğar, yer-içer, barınır,
toprak olur. Ruhi yönü olmayan ilgiler, behimidir. Gelişmiş insan odur ki; her ilgilerine şu veya bu ölçüde,
ruhi bir mana kazandırmıştır. Öyle bir insan, yürüyüşüne bile şahsiyetini aksettiren insandır...
{Ahmed Selim}
Kim Yarattı? Öncelik ve sonralık, zamanın olduğu durumlar için
değerlendirilebilir... Halbuki zamanı Yaratan Allah’tır ve Allah için öncelik, sonralık yoktur.
Dolayısıyla ondan önce ne vardı, O nasıl oldu gibi sorular anlamsızdır. Ayrıca herşeyin
bir nedeni vardır şeklinde ifade edilen nedensellik kuralını yaratan da Allah’tır. Öyleyse
bu kural yaratıcısından önce var olamaz. Bu durumda Allah’ın nedenini sormak anlamsız olur.
Allah yaratılmamıştır. O ezelidir, ebedidir, varlığı kendindendir... {Din Bu 1, 2 ve 3’e
Cevap} Kölelik Batı'nın eski-yeni, tatbikatında yer alan haliyle kölelik İslam'da asla var olmamıştır.
İslam, köleliği öyle muhteva şartlarına bağlamıştır ki; kölelik önce "adı var
kendi yok" bir hale gelmiş ve gösterilen tekamül istikametinde bilahare şeklen de ortadan kalkmıştır.
Yediğinden yedirecek, giydiğinden giydirecek, kardeş bileceksin ve onu azad etmekle en büyük sevaplardan birine
nail olacaksın... Halbuki Batı, literatüründe köleliği reddettiği halde, onu modern usullerle öylesine
müesseseleştirmiştir ki; kölelik adı yok ama kendisi cahiliyye çağlarından da beter haliyle heryerde
var olan bir hayat tarzı şeklini almıştır. O hayat tarzında herkes köledir. Ya nefsinin kölesi,
ya birbirinin; ya da hem kalbi hem harici sebeplerin... Batı'nın hürriyetçiliği, aleni bir kölelikler çeşitlenmesidir…
{Ahmed Selim}
Görmek ve İnanmak Aslında Allah’ı da görüyoruz. Ama O’nu
gören gözümüz, akıl gözümüzdür. Nasıl, bir elmanın tadını dilimizle, bir gülün kokusunu burnumuzla,
bir kuşun cıvıltısını kulağımızla duyarsak; Allah’ın varlığını
da “akıl gözümüz”le anlayabiliriz... Aslında bütün manevi varlıklar görülmez!.. {Vehbi Vakkasoğlu}
Ruh
Üzerine Kur'an'da ruhun mahiyeti hakkında çok şeyler öğrenmeye çalışmamızın
yanlışlığı belirtiliyor. Hikmeti aşikardır. Bilinemeyecekleri öğrenmeye çalışırsan,
bilmen gerekenleri de öğrenemez hale gelirsin!.. {Ahmed Selim}
Mantık Çıkmazı! Materyalizm,
üretim araçlarının insanı çiftçi, berber, mühendis.. olmaya ittiği gibi saçma diyebileceğimiz bir
“teori” ortaya atabilmiştir. Bu durumda, ilk insanların “balıkçı ve avcı”
olduklarını müdafaa eden diyalektik materyalizm, ilk insanların av ve balıkçılık aletlerini
nasıl yaptığı sorusuna cevap verme problemiyle karşı karşıya kalmakta ve kendisiyle
tenakuza düşmektedir... {Ubeydullah Akyüz}
Marksizm Marksizm; iktisadi materyalizm yani ekonomizmdir.
Ama; ateş, ateşpereste rahmet etmez ki! O çok sevdikleri ekonomi, onları yerden yere vurdu!.. {Ahmed Selim}
Günümüz
Yöneticilerinin Dikkatine!.. Fakir bir Iraklı kadın, çocuklarıyla birlikte Halife Ömer Bin Abdülaziz’in
evine misafir olarak gider. Amacı halini arzedip Halife’den yardım almaktır. Evin içine dikkatlice bakıp
göze çarpıcı hiçbir eşya göremeyince, Fatıma Sultan’a; “Bu harap evde mi oturuyorsunuz?”
diye sorar. Halife’nin eşi şu yanıtı verir; “Evet, bu harap evde oturuyoruz. Bizim harap evde
oturuşumuz, sizin mamurelerde yaşamanız içindir...”
Sorumluluk Mükellefiyet
sahasında hükmi boşluk yok! Birşeyi yapmamak bir başka şeyi yapmış olmaktır! Buradaki
mükemmel tamamiyet usulünü, bir mesuliyet düsturu halinde umumileştirebilirsiniz. Doğruyu yapmamak yanlıştır,
yanlışı yapmamak doğrudur... Tarafsızlığı mesuliyetten kaçışın vasıtası
olarak kullanmak, mesuliyet hükmünün en ağırına müstahak olmaktır. {Ahmed Selim}
|